Özel Hukuk

İsticvap

Hukuk Muhakemesinde İsticvap Kavramı

Davanın temelini oluşturan hususlarla ilgili olarak ikrar elde etme amacı güderek ispat amacına yönelik, taraflardan herhangi birinin yahut her ikisinin mahkeme tarafından sorguya alınmasına isticvap denir.
Gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 230 ve devamı maddelerinde yer alan, gerekse yargılama sırasında 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 169 ve devamı maddelerinde düzenlenen isticvap; hakimin kendiliğinden veya taraflardan birinin isteminin kabulü ile başvurabileceği usuli bir işlemdir.

İsticvap İstemi Dilekçesi

İsticvap Dilekçe Örneği

İsticvap kavramı, Medeni Usul Hukuku’nun temel ilkeleri başlığı altında düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi ile doğrudan bağlantılıdır. Nitekim, Medeni Usul Hukukuna Hakim Olan İlkeler başlıklı yazımda da açıkladığım üzere; uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı hususlarda, yargıcın maddi veya hukuksal açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen konular hakkında, taraflara açıklama yaptırabilme, soru sorabilme ve delil gösterilmesini isteyebilme olanağı, yargılamanın amacı açısından zorunludur. Bu açıdan kanun koyucu, usul hukukuna temel teşkil eden ve HMK 25. maddesinde düzenlenen taraflarca getirilme ilkesini, HMK 31. maddesinde düzenlenen yargıcın davayı aydınlatma ödevi ve dolayısıyla HMK 169 ve devamı maddelerinde düzenlenen isticvap kurumu ile yumuşatmıştır.

yargılama

Konusu

MADDE 169
(1) Mahkeme, kendiliğinden veya talep üzerine taraflardan her birinin isticvabına karar verebilir.
(2) İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur.
Madde metninde ifade edildiği üzere mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen, davaya esas teşkil eden hususların aydınlatılması amacıyla tarafların isticvabına karar verebilecektir. Özellikle mahkemenin re’sen tarafın isticvabına karar verme yetkisi, yukarıda ifade ettiğim taraflarca getirilme ilkesinin yumuşatılması hususunda esas teşkil etmektedir. Böylelikle mahkeme, taraflardan birinin bu yönde talebi söz konusu olmaksızın da mutlak adalete ulaşma amacıyla doğruların ortaya çıkmasını sağlayabilecektir.
Önemle belirtmek isterim ki; bu durum yargıcın, tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkan vermesi yahut hatırlatması anlamını taşımamaktadır. Burada mevcut olmayanın, talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil; talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi söz konusudur.

İsticvap Olunacak Kişi

MADDE 170
(1) Tüzel kişiler adına, temsil yetkisine sahip kimseler isticvap olunur.
(2) Ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse adına yapılmış bir işleme ilişkin olarak, o kişinin kanuni mümessili isticvap olunur.
(3) Ergin olmayan veya kısıtlı kimselere bizzat dava hakkı tanınan hâllerde, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
  • Tüzel kişilerin isticvabı söz konusu olduğunda, tüzel kişiyi temsile yetkili kimseler davet edilerek isticvap edilecektir.
  • Ergin olmayan veya kısıtlıların isticvap edilmesi söz konusu olduğunda ise onlar adına kanunî temsilcileri davet edilerek isticvap edilecektir.
  • Ancak, ergin olmayan veya kısıtlıların bizzat dava açabilecekleri hâllerde, bizzat kendilerinin isticvabı düzenlenmiştir.
    Ergin olmayan veya kısıtlıların kanunî temsilcileri yanında bizzat dinlenilmeleri konusunda 1086 sayılı Kanunun 231 inci maddesinde hâkime tanınmış olan takdir hakkı kaldırılmıştır.

İsticvap olunacak kişinin, bizzat isticvap edilmesi esastır. Nitekim HMK 172. maddesinde de bu konu düzenlenmiştir.

MADDE 172
(1) İsticvap olunacak kimsenin bizzat gelmesi gereklidir. Ancak, isticvap olunacak kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile isticvap olunması mümkün değil ise istinabe yolu ile isticvap olunur.
(2) İsticvap olunacak kimse hastalık, engellilik veya benzeri sebeplerle mahkemeye bizzat gelemeyecek durumda ise bulunduğu yerde isticvap olunur.
Madde metninde, imkân oldukça tarafın hüküm verecek hâkimle yüz yüze gelmesinde, gerçeğin ortaya çıkması bakımından fayda görülmüş, mahkemenin yargı çevresi dışında fakat mahkemenin bulunduğu şehirde bulunan kişilere dahi mahkemeye gelme zorunluluğu getirilmiştir. Buna karşın mahkemenin bulunduğu il dışında oturanlar için ses ve görüntü nakline ilişkin teknik imkânlardan yararlanmak suretiyle bunun sağlanması öngörülmüştür. İsticvap olunacak kişinin, mahkemenin bulunduğu il dışında olması ve ses ve görüntü nakline ilişkin tekniklerden yararlanma imkânı da bulunmaması halinde ise, istinabe yoluyla isticvap edileceği hüküm altına alınmıştır.

Davetiye

MADDE 171
(1) İsticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderilir ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği belirtilir. Davetiyede, ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterilir; ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarı da yapılır.
(2) Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıalar ikrar edilmiş sayılır.
Madde ile 1086 sayılı Kanunun 234 üncü maddesinde düzenlendiği gibi, isticvabına karar verilen tarafın mahkemeye davet usulü ile duruşmaya katılmama halinin sonuçlarını düzenlenmektedir. Buna göre, isticvap edilecek tarafa gün ve saati bildirir bir davetiye çıkarılır. Bu davetiyede;
  • İsticvap gün ve saati,
  • Hangi vakıalar hakkında isticvap edileceği,
  • Geçerli bir mazereti olmaksızın gelmez ve gelip de soruları cevapsız bırakırsa, isticvaba konu vakıaları kabul etmiş sayılacağı hususu yazılır.

Buna rağmen ilgili taraf, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmez veya gelip de soruları cevapsız bırakırsa, mahkeme tarafından sorulan vakıaları kabul (ikrar) etmiş sayılır. Söz konusu hüküm, isticvap kurumunun ikrar elde etme amacına yönelik ispat aracı olmasını sağlar niteliktedir.

İsticvabın Yapılması

MADDE 173
(1) İsticvabına karar verilen kimse bizzat isticvap olunur.
(2) Hâkim, isticvaba başlamadan önce isticvap olunan tarafa gerçeği söylemesi gerektiği hususunu hatırlatır.
(3) İsticvap esnasında, karşı taraf ve taraf vekilleri hazır bulunabilirler.
(4) İsticvap olunan taraf, mahkemenin izni olmadıkça, yazılı notlar kullanamaz.
Maddenin ilk fıkrasında, 172. maddede isticvaba bizzat gelmesi gerektiği ifade edilen tarafın, bizzat isticvap edileceği hüküm altına alınmıştır.
İkinci fıkra, isticvap olunacak kişiyi, doğruyu söylemeye yönlendirme görevini hâkime yükleyen bir hükümdür. Buna karşın söz konusu yönlendirme taraf yemini niteliğinde değildir. Burada bahsedilen, hakimin davayı aydınlatma ödevinin gereğidir.
1086 sayılı kanununun 233. maddesinde yer alan hükümde hâkim, isticvabın iki tarafın huzurunda yapılacağına karar vermemişse, kural olarak isticvap sadece kâtibin ve isticvap edilecek kişinin vekilinin huzurunda yapılabilmekteydi. Üçüncü fıkrada yer alan yeni düzenleme ile karşı tarafın isticvapta hazır bulunma hakkı hâkimin iznine bağlı olmaktan çıkarılmış ve mutlak hâle getirilmiştir.
Son fıkrada yer alan hükümde ise, isticvap olunan tarafın isticvap esnasında, mahkemenin izni olduğu haller saklı kalmak kaydıyla yazılı notlar kullanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Düzenlemenin amacı, doğruya ulaşmak amacıyla tanığın, ifadesini verirken yazılı notlardan yararlanamayacağına yönelik düzenlemenin, isticvapta, isticvap edilen taraf için de gerekli olduğu düşüncesidir.

İsticvap Tutanağı

MADDE 174
(1) İsticvap sonunda bir tutanak düzenlenir. İsticvap olunan tarafça yapılan açıklamalar, sorulan sorular ve verilen cevaplar tutanağa yazılır. Tutanak taraflar huzurunda okunduktan sonra altı isticvap olunan tarafa imzalatılır. İsticvap olunan taraf haklı bir gerekçe göstermeksizin tutanağı imzalamaktan kaçınırsa, bu durum hâkim tarafından tutanakla tespit olunur.

Maddede, tutanakta yer alması gereken hususlar, isticvap olunanın tutanağın altını imzalaması yahut imzalamaması halinde yapılacak işlemler açıklanmıştır. Son cümlede “haklı sebep olmaksızın” tutanağı imzalamaktan kaçınma hâlinde bunun tutanakta gösterilmesi hükme bağlanmıştır. İsticvap olunanın göstereceği haklı sebebin de tutanağa geçirilmesi tabiîdir. Haklı sebebin anlamı ve sınırını belirleme açısından, isticvap olunanın kendince ortaya koyduğu haklı sebebin değerlendirmesi hâkim tarafından serbestçe takdir edilecektir.

Velhasıl kelam, HMK 169 ila 175. maddeleri arasında düzenlenen isticvap, uygulamada hukuk davalarının birçoğunda yapılacak işi en azına indirmekte, davacı ve davalıyı doğruyu söylemeye zorlayarak maddi gerçeği ortaya çıkarmakta ve sulh ve uzlaşmaları artırmaktadır.

Kaynak
DahaİyiYargıHukukDesteğiBaroTurkHukukSokağı
Daha Fazla Göster

İlgili Makeleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı