
Yetki kuralları, açılacak olan davanın hangi yer mahkemesinde açılması gerektiğinin tespitini sağlayan hukuk kurallarıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Birinci Bölüm, İkinci Ayırım’ında 5. ila 19. maddeleri arasında düzenlenen yetki kuralları, açılacak hukuk davalarında yetkili mahkemeleri işaret etmektedir.
Kesin Olmayan Yetki Kuralları: Kamu düzenine ilişkin olmayan, uyuşmazlığa ilişkin yetkili mahkemeyi göstermekle birlikte, yetkinin dava şartı olarak kabul edilmediği hukuk kurallarıdır. Kesin olmayan yetki kuralının söz konusu olduğu uyuşmazlıklarda, mahkeme yetkisiz ise bu husus taraflarca cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir. Yetki itirazı “ilk itiraz” niteliğindedir. Kesin olmayan yetki kuralları iki şekilde karşımıza çıkmaktadır.
-
- Genel Yetkili Mahkeme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 6. maddesinde düzenlenen genel yetkili mahkeme, kanunda özel yetki hükümlerinin yer almadığı hallerde, yetkili mahkemeyi gösteren hukuk kuralıdır. - Özel Yetkili Mahkeme
Kanunda spesifik olarak belirli uyuşmazlıklar için belirli yer mahkemelerinin de yetkilendirildiği hukuk kurallarıdır. Özel yetki kuralının söz konusu olduğu hallerde bu yetki kuralının “kesin yetki” tanımaması dolayısıyla genel yetki kuralının uygulama alanı ortadan kalkmamaktadır. Daha açık bir ifade ile özel yetki kuralları genel yetki kuralına alternatif niteliğindedir.
- Genel Yetkili Mahkeme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 5. maddesinde yer alan “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü gereğince, yetkili mahkemenin belirlenmesinde öncelikle özel kanunlarda yer alan yetki kuralları dikkate alınmalı, özel kanunlarda bu yönde hüküm bulunmaması halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu yetki kuralları kapsamında yetkili mahkeme saptanmalıdır.
Kesin Yetki Kuralı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu çeşitli maddelerinde ve sair mevzuat hükümlerinde, çeşitli uyuşmazlık türlerinde kesin yetkili olmak üzere mahkemeler belirlenmiştir. Yukarıda da izah edildiği üzere kesin yetki kuralının söz konusu olduğu hallerde, açılacak olan dava, ilgili hukuk kuralında belirtilen yer mahkemesinde açılmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda; 11/1 hükmünde, 12/1 ve 12/2 hükmünde, 14/2 hükmünde ve 15/2 hükmünde kesin yetki kuralına yer verilmiştir.
Mirastan doğan davalar
Kesin yetki kuralı niteliğinde olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 11. maddenin ilk fıkrası hükmünce;
- Terekenin paylaşılmasına ilişkin,
- Yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin,
- Ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine ilişkin,
- Miras sebebiyle istihkaka ilişkin,
- Mirasçılar arasında terekenin yönetimine ilişkin,
- Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalarda yetkili mahkeme ölen kişinin son yerleşim yeri mahkemesidir.
Bununla birlikte 11. madde ikinci ve üçüncü fıkralarında söz konusu kesin yetki kuralına istisna getirilmiştir. Şöyle ki;
Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir. [Özel Yetki Kuralı]
Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir. [Özel Yetki Kuralı]
Taşınmazın aynından doğan davalar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 12. maddesi, bir başka kesin yetki kuralı olarak taşınmazın aynından doğan davalarda yetkiyi hükme bağlamaktadır. HUMK 13. maddesine paralel hükümler içeren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 12. maddesi uyarınca;
- Taşınmazın üzerindeki ayni hakka ilişkin,
- Ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açacak,
- Taşınmazın zilyetliğine ilişkin,
- Alıkoyma hakkına ilişkin,
- İrtifak haklarına ilişkin davalarda kesin yetkili mahkeme ilgili taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Kanun koyucu maddenin son fıkrasında ise uygulamada sorunla karşılaşmamak ve pratiklik gayesiyle, birden fazla taşınmaza ilişkin davalarda taşınmazların birinin bulunduğu yer mahkemesinde davanın açılabileceğini hüküm altına almıştır.
Özel hukuk tüzelkişilerinde ortak ve üyelere karşı açılacak davalar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki” başlıklı 14. maddesinde ilk fıkrasında düzenlenen özel yetki kuralını takiben ikinci fıkrasında; özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olarak belirlenmiştir.
Can sigortalarına ilişkin davalar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki” başlıklı 15. maddesinin ikinci fıkrasında; can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili kılınmıştır.
Genel Yetki Kuralı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 6. maddesi ilk fıkrası hükmünde, eski HUMK 9. maddesine paralel olarak genel yetkili mahkemeyi, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri olarak belirlemiştir. Burada davalının gerçek yahut tüzel kişi olması önem arz etmemektedir.
HUMK’dan farklı olarak Medeni Kanun’da yapılan değişikliklere paralel olarak, madde hükmünde “ikametgah mahkemesi” ibarelerinden vazgeçilerek, “yerleşim yeri mahkemesi” sözcükleri kullanılmıştır. Burada yer alan “yerleşim yeri” kavramı 4721 sayılı Medeni Kanun hükümlerince tespit olunacaktır.
Birden fazla davalıya karşı açılacak davalar
Davalının birden fazla kişi olduğu uyuşmazlıklara ilişkin ise, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 7. maddesinde uyuşmazlığa ilişkin ortak yetkinin söz konusu olmadığı davalarda, davalılardan her birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili kılınmıştır. Burada dikkat edilmesi gerekilen husus, 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan hükümdür. İlgili düzenlemede, davacı davalılardan birinin yerleşim yerini yetkili olarak gösterirken iyi niyetli olmasının gerekliliği ifade edilmiştir. Nitekim 7/2 hükmünde, “Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendiyerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veyabelirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarakyetkisizlik kararı verir. “ ibareleri yer almaktadır.
Davalının Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması
Genel yetki kuralında yetkili mahkemenin saptanmasında “yerleşim yeri” esasını kabul eden yasa koyucu, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan kişilere karşı açılacak davalara ilişkin alternatif olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu 9. maddesini düzenleme gereği duymuştur.
Maddeye göre, Türkiye’de yerleşim yetkisi bulunmayan kişilere karşı açılacak davalarda yetkili mahkemenin, davalının mutad meskeninin bulunduğu yer olacağı ilkesini benimsenmiştir. Bununla birlikte söz konusu düzenlemeye kendi içerisinde istisna olarak, dava konusunun malvarlığına ilişkin olduğu hallerde, özel yetki kuralının da söz konusu olmadığı durumlarda ilgili malvarlığının bulunduğu yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. [Özel Yetki Kuralı]
Özel Yetki Kuralları
Kesin olmayan nitelikte özel yetki kuralları, gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda gerekse sair mevzuat içerisinde yer alan, genel yetkili mahkemenin yanında uygulamada taraflar için kolaylık sağlamak gayesiyle yetkilendirilmiş mahkemeleri gösteren hukuk kurallarıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 8/1 hükmünde, 9. maddesi son cümlesinde yer alan hükümde, 10. madde hükmünde, 11/2 ve 11/3 hükmünde, 14/1 hükmünde, 15/1 hükmünde ve 16. maddesi hükmünde özel yetki kuralına yer verilmiştir.
Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalar
Yerleşim yerinden ötürü doğacak sorunların çözümüne ilişkin yasa koyucu, HMK’nın değişik maddelerinde çözüm aramıştır. Bu gaye ile yasalaşan maddelerden biri de HMK’nın 8/1 maddesidir. Bu madde HUMK 20. maddesindeki ilkeye paralel olarak, alacak ve taşınır mallara ilişkin davalarda, davalı yerleşim yeri dışında oturmakta ise ve bu durum uzunca bir süre devam edecek ise, dava, davalıların, “bulundukları yer mahkemesinde” de açılabilecektir.
Yasa koyucu bu maddeyi vaz ederken uygulamayı kolaylaştırmak amacıyla örnekleri de göstermiştir. Gösterilen örneklere göre, memur, asker, işçi benzeri kişiler bu konumdadır.
Görüldüğü gibi, taşınmazlara ve şahıs varlığına ilişkin davalar bu madde kapsamında yer alamamaktadır.
Sözleşmeden doğan davalar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası 10. maddesinin düzenlenmesi ile yasa koyucu, ister genel ilke gereği davalının yerleşim yeri mahkemesi, ister davalının mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesi, ister özel ve kesin olmayan yetki kuralı gereğince farklı yer mahkemesi tespit edilebilir olsun; uyuşmazlık konusu bir sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilecektir.
Sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemelerinin yetkili oluşu HUMK döneminde de mevcuttur. Buna karşın HUMK’dan farklı olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu sözleşmenin imzalandığı yer mahkemelerini yetkili kılmamıştır.
Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalar
Kanun koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 14. maddesi hükmünce, bir merkeze bağlı olan şube ile işlem yapan kişi, şube ile yapılan işlemden dolayı merkeze karşı dava açması gerekirse, bu davayı merkezin bulunduğu yerde açabileceği gibi, ayrıca şube ile işlem yapan kişiye kolaylık olmak üzere, şubenin bulunduğu yerde de, merkeze karşı dava açılabilecektir.
Sigorta sözleşmelerinden doğan davalar
HUMK 19 uncu maddesinde yer alan, sigorta sözleşmelerinden doğan tazminat davalarına ilişkin yetki kuralı, Türk Ticaret Kanununda yer alan sigorta sözleşmelerindeki yeni düzenlemeye paralel olarak yeniden kaleme alınmıştır. Bu kapsamda, “sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat dâvası” ifadesi yerine, “zarar sigortalarından doğan davalar” denilerek, yetki kuralının sigorta sözleşmesinden doğan sadece tazminat davası değil, diğer davaları da içine alması sağlanmıştır. Ayrıca, birinci fıkrada yer alan yetki kuralı, zarar sigortalarına ilişkin olduğundan, hükmün başına “zarar sigortalarından” ifadesi eklenerek, yetki kuralının zarar sigortalarına ilişkin olduğu açıklığa kavuşturulmak istenmiştir.
6100 sayılı Kanun’un 15. maddesinde yer alan düzenleme kapsamında, zarar sigortalarından doğan davalarda; sigorta, bir taşınmaza yahut niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken veyahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yer; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, zararın gerçekleştiği yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır.
Haksız fiilden doğan davalar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 16. maddesinde haksız fiilden kaynaklanan davalarda yetki konusunda HUMK hükümlerinin kapsamı genişletilerek, haksız fiilin işlendiği yer ile, zarar farklı bir yerde gerçekleşmişse, zararın gerçekleştiği yer yahut muhtemel zarar yeri (Özellikle zarar önleme amacı taşıyan davalarda önem arz etmektedir.) ile zarar görenin yerleşim yeri mahkemelerinde dava açılabileceği hüküm altına alınmıştır.