Kamu Hukuku

Tutuklama Sebebiyle Tazminat

Usulsüz yahut haksız tutuklama sebebiyle tazminat istemi

Koruma tedbirleri, ceza muhakemesinin yapılmasını sağlamak amacıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, geçici olarak başvurulan ve hükümden önce bazı müdahaleleri gerektiren kanuni çarelerdir. Koruma tedbirlerinin her biri Anayasa, uluslararası anlaşmalar veya kanunlarla düzenlenmiştir. Söz konusu tedbirlerin;  kişilerin  Anayasa,  Uluslararası  Antlaşmalar  ve  diğer  kanunlarla  koruma  altına  alınmış haklarını ihlal eden, sınırlandıran tedbirler olması sebebiyle Ceza Hukukuna hakim olan kanunilik ilkesi bu tedbirler yönünden de geçerlidir.

Uygulanabilmeleri için somut olayda duyulan şüphenin belirli bir ağırlığının olması gerekir. Koruma tedbirlerinden tutuklama, ceza muhakemesi kapsamında, henüz kesin hükümle özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olmamışken, suçu işlediği konusunda kuvvetli şüphe bulunan sanığın hakim kararı ile özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu doğrultuda tutuklama, ceza değil tedbir niteliğindedir. Söz konusu tedbirin amacı, ceza muhakemesinde sanığın hazır bulunmasını sağlamak, delillerin karartılmasını engellemek; tanık, mağdur veya başkalarına baskı yapılacağı yönünde kuvvetli şüphe ya da olası bir özgürlüğü bağlayıcı cezanın yerine getirilmesini olanak sağlamaktır.

Hukuk sistemlerinde uyuşmazlıklarda, her maddi vakıa sonucunda ileri sürülen iddiaya, yargılama sonucunda paralel hükmün verilmesi beklenemeyecektir. Bu doğrultuda tutuklama tedbiri uygulanan sanığın, yargılama sonucunda beraatine karar verilmesi yahut kovuşturma evresine geçilmeksizin, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi veyahut tutuklamanın hukuka uygun olmaması pek tabii mümkündür. Hakkında tutuklama tedbiri uygulanan sanığın, tutuklamanın yersiz olduğuna hükmedilmesi durumunda, tutuklu kaldığı süre kapsamında hak kayıpları olacağı aşikardır. Söz konusu hak kayıplarının ilgiliye tazmini adalet ve hukuk devleti kavramlarının gereğidir.

“Kişi  Hürriyeti  ve  Güvenliği”  başlıklı  Anayasa,  19 uncu  maddesinde tutuklamanın esaslarını belirtmiş ve son fıkrasında;“Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilere uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine  göre  Devletçe  ödenir”  hükmünü  getirilmiştir. Bu doğrultuda söz konusu tazminatın verilmesinin usul ve sebepleri 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci madde ve devamında düzenlenmiştir.

CMK ”Tazminat İstemi” başlıklı 141 inci madde uyarınca;

  1. Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
  2. Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
  3. Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
  4. Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
  5. Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya  yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
  6. Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
  7. Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
  8. Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
  9. Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
  10. Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
  11. Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, kişilerin maddi ve manevi zararlarının tazminini devletten isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır.

CMK madde 141 uyarınca hüküm altına alınan on bir tazminat sebebi, görüldüğü üzere hem usulsüz tutuklamalarda, hemde haksız tutuklamalarda söz konusu olacaktır. Bu kapsamda gözaltı veya tutuklama kararını takiben kanunun yapılması zorunlu görülen işlerde eksiklik veya kanuna aykırılık olması durumunda usulsüz tutuklamadan bahsedilirken; Anayasa ve kanuna uygun olarak tutuklanan ve tutuklanmasını takiben yapılması gerekli işlemler eksiksiz ve kanuna uygun şekilde yerine  getirilen  sanık  hakkında,  kovuşturmaya  son verme kararı veya beraat kararı verilmişse ya da  tutuklu  kalınan  süre  hükümlülük  süresinden  fazla ise veya sanık sadece para cezasına mahkûm edilmişse tutuklama haksızdır. Her iki durumda da hak kaybı yaşayan bireyler, maddi ve manevi zararlarının tazminini devletten isteyebileceklerdir.

Bu kapsamda maddi zarar; tutuklama olmasaydı, olması beklenen malvarlığı ile mevcut durumdaki malvarlığı arasındaki farktır. Mevcut maddi zarar, davacı tarafınca ispat olunur. Mahkeme tespiti bilirkişi raporlarınca gerçekleştirebilir. Manevi zarar ise; tutuklama sebebiyle mağdur olan bireyin, tutuklama sebebiyle meydana gelen ruhsal ve psikolojik zararlarıdır. Söz konusu manevi zararın parasal olarak karşılığına mahkemece hükmolunur.

Tazminat talebinde muhakeme tazminat hukukunun genel prensiplerine göre hesaplanıp ödeneceğinden ”yasal faiz” de istenebilecektir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 142 inci maddesi 1 inci fıkrası uyarınca Karar  veya  hükümlerin  kesinleştiğinin  ilgilisine  tebliğinden  itibaren  üç  ay  içinde  ve  her  halde  karar  veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilecektir. Kesinleşmiş beraat kararları ile kovuşturmaya yer  olmadığına  dair  kararların  ilgilisine  tebliği  zorunludur. Üç aylık süre tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Ancak vekile yapılan tebligat süreyi başlatmaz. Bahsi geçen süre hak düşürücü süredir.

5271 sayılı kanun 142 inci maddesi 2 inci fıkrası uyarınca tazminat istemi; zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi söz konusu tutuklama kararı ile ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacaktır.

Tazminat isteminin şekli ise Ceza Muhakemesi Kanunu 142 inci maddesi 3 üncü fıkrası ve devamında hüküm altına alınmıştır.

5271 sayılı kanunun 144 üncü maddesi uyarınca;

  • Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
  • Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
  • Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
  • Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar tazminat talebinde bulunamayacaktır.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ
T. 15.7.2005 E. 2005/6272 K. 2005/8782
HAKSIZ TUTUKLAMA ( Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İsteği – Davacı Seyahat Acentesinde Çalıştığını İddia Ettiğinden İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Günlük Kazancının Sorularak Maddi Tazminata Hükmedileceği )
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ
GÜNLÜK KAZANÇ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İstemi – İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Sorularak Maddi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği ) 1412/m.104/5
ÖZET : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde; davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kazancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi yasaya aykırıdır.
DAVA : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunan davacı Mehmet Aydın’ın maddi tazminatın reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000.000.000 TL. manevi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine dair ANTALYA 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.10.2004 gün ve 2003/388 D.İş, 2004/388 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onanma isteyen tebliğnamesi ile 14.07.2005 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre davalı hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; Davacı vekilinin temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;
1- Davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kanancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi,
2- Avukatlık ücret tarifesinin 13/4 maddesi uyarınca tarifenin üçüncü kısmına göre davacı lehine Avukatlık ücreti tayin edilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden isteme aykırı olarak hükmün BOZULMASINA, 15.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makeleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı